kavram olarak avangard


      Modernizm, postmodernizm, Avangard, Kitsch gibi kavramlar sanat tarihinde ortaya çıktığından beri günümüze kadar çoğu sanat tarihçisinin ve takipçisinin özellikle biz sanat öğrencilerinin oldukça kafalarını karıştırmıştır. Ben bu yazıda Avangard kavramını araştırmalarım sonucunda edindiğim bilgilere dayanarak açıklamaya çalışacağım. 
      Avangard kavramı aslında ilk olarak siyaset dilinde karşımıza çıkmıştır ve “öncü” anlamına gelmektedir. Sanat dilinde ifade ettiği ise, sanatın hem amaç hem de araç olduğu bir dönemde kendi klavuzluğunu yapmasıyla yani diğer bir değişle kendine öncü olmasıyla birlikte kullanılmaya başlanmıştır. Çoğu zaman modernizmle aynı düşünceleri paylaştıkları için birlikte anılırlar. Fakat Birince Dünya Savaş’ından sonra Avangard’ın, sanatın temelini, nedenini, gereğini sorgulaması gibi içerikleri savaşın vahşetinden sonra sanatı inkar etmeye, karşı çıkmaya ve sanatı yok etme arzusuna dönüşür. Şimdi asıl çelişkiler sanat eleştirmenlerinin tanımlarıyla birlikte başlıyor. Peter Brüger’e göre Avangard, sanatın kurumsallaşmaya karşı bir saldırısıdır. Özerkleşmenin terk edilerek, sanatın yeniden hayat içerisine girme mücadelesidir ve hedefi, kendisini de içinde bulunduğu sanat kurumunu yok etmektir (yani Modernizm’in tam tersi bir amaç). Başta da bahsettiğim gibi esas olarak Modernizm ile bir arada anılsa da Brüger bu birlikteliği bozmaktadır.
      Avangard sanatın önemli isimlerinden olan eleştirmen Clement Greenberg’e göre ise Avangard sanatçının kaygısı sadece yaptığı eserin formuna yönelik olmalıdır. Yani başka bir şey düşünmemeli ifade etmemeli sadece kendini temsil etmeli ve tamamen özerk olmalıdır. “Greenberg Avangardı” olarak anılmaya başlanan bu düşüncenin temsilcileri ise başta Picasso olmak üzere Braque, Mondrian, Miro, Kandinsky gibi ressamlar ve 20. Yüzyıl Amerikan sanatçılarıdır. Sanatın kendi amacının dışında şeylerle uğraştığını düşündükleri için Sürrealizm akımı Greenberg Avangardı tarafından dışlanmış ve Kitsch olmakla suçlanmıştır (Kitsch kavramını bir sonraki yazıda açıklayacağım). Yani Greenberg Avangardı’nı    Modernizm ile bir görebilir aynı ilkeler doğrultusunda hareket ettiklerini söyleyebiliriz. 
      Keery Freedman ise Amerikalı sanatçıların, saflık düşüncesi doğrultusunda dışarıdan bireylerin sanatı etkileyemeyecekleri Avangard bir ortam yarattıklarından bahseder. Yani özerk ve özgür bir alan. Sonuç olarak Avangard’ın ne olduğunu kısaca toparlamak gerekirse, Brüger’in savunduğu ters düşüncelere rağmen; sanatın saf ve özerk olması gerektiği fikrini savunan, kendi rehberi olması gerektiğine inanan sanatçıların ve eleştirmenlerin 19. Yüzyıl sonu ve 20. Yüzyıl başlarında savunmuş oldukları ilerici bir sanat fikridir diyebiliriz. Daha sonra bu düşüncenin kısıtlayıcı ve gerici olduğunu düşünen sanatçılar ve eleştirmenler de çıkacaktır.


(kaynakça)
Kerry Freedman – Teaching Visual Culture
Ali Artun – Çağdaş Sanatın Örgütlenmesi 
Terry Barret – Neden Bu Sanat?
Hal Foster – Gerçeğin Geri Dönüşü

Yorumlar

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar